Kardanadam yapmayı hiç sevmedim ben aslında. Üstelik bizim oralarda pek kardanadam da yapılmaz. Herhalde karın çokluğundandır ya da karı bir oyun aracı olarak yeterli mâsumlukta bulmaz insanlarımız. Hatta çocuklar bile, evet evet çocuklar bile…
Kar kristallerini ilk farkettiğim günü anımsadım şimdi. Okuldan eve dönerken gocuğumun omuz kısmına düşen kar tanelerinin erimesi sırasında kendimce müthiş birşey farkettim. Kar tanesi öyle toparlak, gelişigüzel bir şekle sahip değildi. Acaip örgülü, çizgileri, hatları olan muazzam bir varlıktı. En azından omuzuma düşen kar taneleri böyleydi. ‘O günden sonra karın anlamı benim için değişti’ desem kocaman bir yalan üretmiş olurum. Kristal yapıları da olsa kar bildiğimiz kardı işte. Yani yine cızmamın içine sızıyor, ayağımı ıslatıyor, beni üşütüyor, okul yolumu kapatıyordu.
Bir de kış boyu geçirdiğim onca hastalığın müsebbibi yediğim kardan başka birşey değildi. Kar yemek aslında herkesin doğal hakkı. Amma dikkati elden bırakmamak lâzım, dozunu bir kaçırdı mı yataklara düşmek neymiş, gösterir adama.
Büyüklerin kar yiyişi daha bi güzel. Çünkü onlar alelâde bir şekilde yapmazlar bu işi. Önce karın tazesini, temizini bulmak için bir süre gezinirler. Gezinmek istemeyenler ise bu işi genellikle güvendikleri bir çocuğa yaptırır. (Nenemin kar için beni gönderdiğini hatırlıyorum meselâ) Sonra getirilen kar bir tevşiye doldurulur ve içine pekmez boca edilir. Karın yeni giydiği renk elbisesini tahmin ediyorsunuzdur…. Mümkünse kış güneşinin ısıttığı balkonda oturulup, kaşıklanarak afiyetle yenir.
Eskimolar, karın değişik halleri için 20’den fazla sözcük kullanıyormuş. Biz kaç sözcük kullanıyoruz diye merak ettim.
Şimdi bakalım,
qar: kar, genel anlamda.
şilope: sulu kar, vıcık vıcık hali için…
quri qar: kuru kar, [biraz bana ait bir kavram] yerdeki kar katmanının üst kısmı donmuştur. Kar, üzerinde batmadan yürünülebilinir hale gelmiştir. Özellikle soğuk gecelerdeki kar bu durumdadır.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Ağustos ayında, hele hele küresel ısınmanın bu denli gündemde olduğu günlerde ancak bu kadar oluyor işte. Neyse, kış günlerine ömrüm yeter de çıkarsam, kar için kullanılan ifâdelere eklemeler yaparım inşallah.
Edip Toprak
Mayıs 15, 2008 at 2:55 pm
Sevgili Kardeşim.
-Kuru Kar, üzerine düştüğünde ıslatmayan kardır.
-Senin bahsettiğin ise karın ayaz görmüş halidir.
-Bir de kar tozalaması vardır. o da yağan kuru karın rüzgarla dansıdır. Bilgilerinize sunarım.
saygılarımla (bu arada şiir yazmaya devam etmen dileğiyle Allah’ a emanet ol).
Mayıs 16, 2008 at 12:41 am
sevgili meçhul gurbetçi,
kar ile ilgili açıklamalarınız için size minnettarım.
“kar tozalaması” şimdi gözümün önüne geldi. demek ki iyice belleğimize kazınmış. bir kelimeyle hemencecik ayyuka çıkabiliyor.
evet, yeni şiir eklemeyeli çok oldu. haklısınız…
siz de Allah’a emanet olun.